Reklam
Reklam
PAMUKKALE TV DENİZLİ'NİN İLK UYDU KANALI

ESKİ BAŞKAN HÜSEYİN GÜRLESİN’DEN BASIN AÇIKLAMASI…

ESKİ BAŞKAN HÜSEYİN GÜRLESİN’DEN BASIN AÇIKLAMASI…
Reklam

içişleri Bakanlığının soruşturma izni verdiği Eski Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin avukatı aracılığıyla açıklama yaptı. Eski Başkan Hüseyin Gürlesin Ankara Barosu avukatlarından Halil Özyolcu aracılığıyla yaptığı basın açıklamasında 23 madde ile sorumluluğun kendisine ait olmadığını, belirtilen ödemelerin tamamının kendisinin resmi görevle şehir dışına çıktığı zamanlarda yapıldığını söyledi.

Hüseyin Gürlesin’in basın açıklaması…

”Müvekkil Hüseyin GÜRLESİN, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) adayı olarak seçime girmiş ve Denizli ilimizin merkez ilçelerinden olan Pamukkale ilçesinin kurucu belediye başkanı olmuştur. Yirmi yılı aşkın süreden beri aktif siyasette yer alan müvekkil, belediye başkanlığından önce de, Meclis Başkan Vekilliği, Grup Başkan Vekilliği, Merkez Köylere Hizmet Götürme Birlik Encümen üyeliği, Plan ve Bütçe Komisyon Başkanlığı, Denetim Komisyon Başkanlığı, Pamukkale Çevre Koruma Birlik Üyeliği ve AB Dışİlişkiler Komitesi Kurumsal İlişkiler Daimi Komitesi üyeliği, Denizli ili İl Genel Meclisi Başkanlığı gibi görevlerde bulunmuştur. 1. İş hayatında ise, özellikle tekstil ticareti alanında yurt içi ve yurt dışı piyasalara hitap eden önemli bir firmanın sahibi ve yöneticisi olan müvekkil, gerek siyasi, gerekse iş yaşamında Denizli ilimizin kalkınmasına, Denizli halkının huzur ve refahına yönelik önemli çalışma ve projelere imza atmıştır. Ticari yaşamında ayrıca Güney Ege Bölge Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu üyeliği ve Denizli Organize Sera Bölgesi Yönetim Kurulu üyeliği de yapan müvekkil, insani ve sosyal alanda faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşuna sağladığı katkı ve desteklerle de bilinen ve tanınan saygın bir iş insanı ve politikacıdır. 2. Aileden gelen köklü bir ahlak anlayışı ve yeterli ölçüde maddi refahı bulunan müvekkil, gerek belediye başkanı olduğu dönemde gerekse ondan önceki siyasi görevlerinde siyaseti sadece ve sadece millete hizmet aracı olarak görmüş, tüm iş ve işlemlerinde mevzuatın gereğini yapmış, belediye imkanlarının hiçbir kişi ya da kuruluş tarafından başka bir amaca matuf kullanılmasına asla müsaade etmemiştir. 3. Müvekkilin başarılarla dolu siyasi kariyerine ve Türkiye’ye yirmi yıla yakın bir zamandan beri hizmet eden mensubu olduğu AK Parti’ye zarar vermek maksadıyla, ana muhalefet partisi yetkilileri başta olmak üzere bir takım kötü niyetli çevrelerce müvekkil hakkında bir takım asılsız iddialar ortaya atılmış ve İçişleri Bakanlığı’nca Pamukkale Belediyesi hakkında yapılan bir inceleme çarpıtılarak basına servis edilmiştir. 4. Yoğun çabalara rağmen, müvekkilin başkanlığı döneminde kendisine veya yakın çevresine menfaat sağlama anlamına gelebilecek iddia düzeyinde dahi bilgi ve bulgu elde edemeyen iftiracılar, bu kez bazı belediye bürokratlarının kendi yetki ve instiyatiflerini kullanarak müvekkilin bilgisi dışında yaptıkları iş ve işlemler üzerinden müvekkili sorumlu tutma ve yıpratma çabasına girişmişlerdir. Bu meyanda, gerçeği hiçbir şekilde yansıtmayan iddialar internette ve sosyal medyada hızla yayılmıştır. 5. Söz konusu yayınlarda, işlemleri kendi yetki ve kişisel insiyatifiyle gerçekleştirdiği anlaşılan belediye başkanvekili Selim ARKAN’dan ziyade, işlemlerde hiçbir tasarrufu olmayan başkan Hüseyin GÜRLESİN ve bu işlemi tasvip anlamına gelen hiçbir tasarrufu bulunmayan AK Parti hedef gösterilmiş ve haksız ithamlarla suçlanmıştır. 6. Müvekkilin Belediye başkanı olduğu dönemde, 2017/454878 kayıt numaralı ihale ile “Pamukkale Belediyesi, Kültür, Sanat Ve Yaşam Merkezi Yapım İşi” ve 2017/374416 kayıt numaralı ihale ile “Aktepe Sosyal Tesis Yapım İşi” Kontaş İnş. Tur. San. Ltd. Şti firmasına; 2018/233808 kayıt numaralı ihale ile “Beton Parke Yol Kaldırım İnşaaatı 2018-01 işi” Geka Taah. Ve Tic. A.Ş firmasına verilmiştir. Bu firmalar, hakediş alacaklarını, yaptıkları sözleşmelerle Anadolubank A.Ş ve Yapıkredi Faktoring A.Ş adlı finans kuruluşlarına devretmişlerdir. 7. Müvekkil Hüseyin GÜRLESİN’in hangi tarihlerde görevde olmadığı, hangi tarihlerde izinli veya resmi görevli olarak Denizli dışında bulunduğu ve hangi tarihlerde görev ve yetkilerini hangi başkanvekiline devrettiği resmi kayıtlarda mevcuttur. Söz konusu kayıtlar incelendiğinde görüleceği üzere, gerek temlik sözleşmesine onay verildiği iddia edilen tarihte, gerekse hakediş ödemelerinin yapıldığı tarihte müvekkil görevde değildir. 8. İşlemler müvekkilin bilgisi ve izni dışında, o sırada göreve vekalet eden başkanvekili (başkan yardımcısı) Selim ARKAN tarafından kendi yetki ve insiyatifiyle yapılmış, konu ile ilgili çekince gösteren personele “sorumluluğu ben üstleniyorum” diyerek yazılı talimat Selim ARKAN tarafından verilmiş ve ödemeler de bizzat Selim ARKAN tarafından ilgili firmalara yapılmıştır. Bu durum İçişleri Bakanlığı’nın teftiş raporunda da bu şekilde açıklanmıştır. 9. Konu ile ilgili inceleme henüz devam etmekle birlikte, esasen gelinen aşamada müvekkilin iddia konusu olayda hiçbir hukuki sorumluluğunun bulunmadığı açıkça anlaşılabilmektedir. 10. İçişleri Bakanlığı’nın raporunda her ne kadar bazı belediye personelinin başkanın bilgisi dahilinde işlemleri yaptıklarını ifade ettikleri belirtilmiş ise de, işlemi gerçekleştiren başkan yardımcısının personeli ikna için o şekilde bilgi vermesi nedeniyle personel o kanıya kapılmış ve öyle ifade vermiştir. Kaldı ki, işlemi yapan personel başkanın suçsuz olduğunu bilse dahi, suçlama korkusu ve baskısı altında suç atma (atfı cürüm) psikolojisiyle hareket ettiğinden o şekilde ifade verebileceği, bu ifadelerin her zaman gerçeği yansıtmayabileceği ve tanıklık anlamında delil değeri taşımayacağı izahtan varestedir. 11. Yine söz konusu yayınlarda yer aldığı şekliyle, yapılan ödemelerden başkanın haberinin olmamasının hayatın doğal akışına aykırı olduğu iddia edilerek suçlama başkan Hüseyin GÜRLESİN’e yöneltilmek istenmiş ise de, bu durum da gerçeği yansıtmamaktadır. Zira temlik sözleşmesine onay verilmesi başkan Hüseyin GÜRLESİN’in resmen görevde olmadığı bir zaman diliminde gerçekleştiği gibi, anılan sözleşme resmen veya noter aracılığıyla da başkanlık makamına tebliğ edilmemiştir. Bu durum karşısında başkanın, hakediş ödemelerinin yüklenici firmalara yapılmasının yanlış veya olağandışı olduğunu düşünmesi beklenemez. 12. Temlik onayını veren ve ödemeleri yapan başkan yardımcısı Selim ARKAN’ın bir hukukçu olması da başkanın onun yaptığı işlemlere güven duymasına neden olmuştur. Kaldı ki, söz konusu hak ediş ödemelerinin tamamı başkanın görevde ve hatta Denizli ilinde olmadığı zaman dilimlerinde gerçekleşmiştir. Bu durum Belediye kayıtlarında bulunan görevlendirme yazılarıyla sabittir. 13. İş ve siyasi hayatı boyunca devlet malına karşı oldukça hassasiyet ve özen içinde içinde olan müvekkil, belediye başkanlığı döneminde siyasi geleceğini dahi riske atmaktan çekinmeyerek hiç kimseye, hiçbir kuruluşa, hiçbir çevreye kanun dışı bir iş veya işlem yapılmasına müsaade etmemiştir. Bu sayede büyük bir ilin büyük bir merkez ilçesinin yeni kurulmuş bir belediyesi olmasına rağmen, ilçeye ve belediyeye önemli yatırımlar kazandırmış, halka sağlık, eğitim ve alt yapı alanında önemli hizmetler sunabilmiştir. Hal böyle olmakla birlikte, müvekkilin izni ve bilgisi dışında gerçekleşen bazı işlemler hakkında henüz soruşturma izniyle ilgili süreç dahi tamamlanmamışken, müvekkille ve mensubu olduğu partisiyle ilgili tamamen “yargısız infaz” mahiyetinde değerlendirmeler içeren haberler Cumhuriyet Halk Partisi yetkililerince basına servis edilmiştir. Müvekkille ve partisiyle ilgisi olmayan iş ve işlemleri konu alan bu haberler, doğrudan müvekkili suçlu gösteren, aile ve özel hayatının gizliliğini ihlal eden, şeref ve saygınlığını zedeleyen, haber verme ve haber alma özgürlüğünün sınırları dışına taşan maksatlı yayınlardır. 14. Müvekkilin mensup olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), temiz yönetim ve temiz siyaset anlayışını bu ülkeye kazandırmış, bugüne dek hiçbir suçun ve suçlunun hamiliğini yapmamıştır. Bilindiği üzere, belediye başkan yardımcılarının görevlerinde siyasi kimlikleri bulunmayıp, devlet memurları kanununa göre görev icra eden bürokratlardır. Bir ana muhalefet partisi bunu bildiği ve bilmesi gerektiği halde, başkan yardımcısını suçlarken ve basına demeç verirken bu şahsın sıfatının önüne “AK Partili” ibaresini eklemiş, konuyu parti ile ilişkilendirme ve çarpıtma çabasına girmiştir. Bu durum dahi, yapılan basın açıklamasının ve basında yer alan haberlerin maksadının haber olmadığını, siyasi linç çalışması olduğunu ortaya açık bir şekilde ortaya koymaktadır. 15. Açıklanan gerekçelerle, söz konusu yayınlar müvekkilin ve mensubu olduğu siyasi partinin kişilik haklarına haksız saldırı teşkil etmekte, aynı zamanda müvekkilin aile ve özel hayatın gizliliğinin ihlaline, şeref ve saygınlığının zedelenmesine neden olmaktadır. 16. Müvekkilin hiçbir surette dahlinin ve etkisinin bulunmadığı tüm bu işlemlerde bir hukuka aykırılık olup olmadığı dahi henüz belli olmayıp, bu konuda iddia ve tespit yapma yetkisi sadece yargıya aittir. Bu bağlamda gerek temlik işlemlerinin mevzuata uygun olup olmadığı gerekse temlik alana ödeme yapılmasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, temlik alanların temlik edenlere rücu edip etmediği ve bu anlamda firmalara ödeme yapılmasının belediyeyi zarara uğratıp uğratmadığı, işlemleri kimlerin gerçekleştirdiği, harcama yetkilisinin kim olduğu, gerçekleşen işlemlerde kimlerin yasal sorumluluğunun bulunduğu hususlarında henüz yetkili yargı makamlarınca bir tespit ortaya konmamıştır. 17. Hukukumuzda, kişiler, partiler, basın-yayın organları ve idare suç isnadı yapmaya yetkili değildir. Gelinen aşamada, İçişleri Bakanlığı’nın tedbiren soruşturma izni vermesine itiraz edilmiş ve itiraz henüz sonuçlanmamış olmakla, iddiaların yargılama konusu olup olmayacağı dahi henüz belli değilken, basın yayın organlarında “konu yargıya taşındı, usulsüzlük, yolsuzluk, menfaat sağlama” gibi itham ve suçlamaların yapılması hiçbir şekilde basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Yüksek yargı içtihatları da bu yöndedir. 18. Basın özgürlüğü sınırsız bir özgürlük değildir. Yasalarda kamu düzeni ve kişilik haklarının orantısız biçimde ihlalinin önlenmesi bu özgürlükten daha fazla korunmaya değer bir hak olarak görülmüştür. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10/2. maddesinde de ifade özgürlüğünün sınırlama sebepleri sayılmış, bunlardan birinin de “başkalarının şöhret ve haklarının korunması” olduğu hüküm altına alınmıştır. 19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, Axel Springer & Almanya kararında, ifade özgürlüğü ile kişilerin özel hayatlarının korunması ve mahremiyet hakkının karşı karşıya geldiği durumlarda, sınırlamanın sözleşmeye uygun olup olmadığının tespiti bakımından “ifadede sözü edilen kişinin tanınmışlık derecesi ve aktarılan konu ile aktarılan bilginin doğruluğu, içeriği, biçimi ve etkilerinin dikkate alıması” gerekliliğine vurgu yapmıştır. 20. Basın yoluyla işlenen suçlar nedeniyle görülen davalarda göz önünde bulundurulması gereken “basın özgürlüğü” kavramının içeriği ve hukuka uygunluk nedenlerine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.02.2007 tarihli, 2007/7-28 E. – 2007/34 K. sayılı kararında; “Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir” denilmiştir. 21. Bu açıklamalar ışığında, 2014 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Denizli ili Pamukkale ilçesi kurucu belediye başkanı seçilen ve 5 yıl boyunca şeref ve saygınlığıyla bu görevi başarıyla ifa eden müvekkil Hüseyin GÜRLESİN’in görevde olmadığı zaman dilimlerinde yapılan ve bilgisi dışında gerçekleşen işlemler üzerinden kendisine ve mensubu olduğu siyasi partiye yönelik yapılan yayınların, müvekkil ve partisi açısından gerçeği yansıtmadığı, haksız ve hukuksuz olduğu, yürütülen siyasi linç girişimine bu yayınların alet edildiği, böyle bir çabanın ise basın özgürlüğü kılıfı altında korunmasına hukuken olanak bulunmadığı gözetilmelidir. 22. Müvekkilin ve mensubu olduğu siyasi partinin kişilik haklarını ihlal eden yayınlara yönelik ceza ve özel hukuk alanında gerekli hukuki girişimlerde bulunulacağını hatırlatır, basın yayın organlarımızı basın ilkeleri ve etik değerler açısından daha özenli olmaya davet ettiğimizi saygıyla kamuoyunun bilgisine arz ederiz .”

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ